BERAT KANDİLİ VE TÖVBE

  • Paylaş:
BERAT KANDİLİ VE TÖVBE
Berat Kandili Ve Tövbe
Şaban ayının on beşinci gecesi Berat gecesidir. Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle "mübarek gece"; günahların affı ve kulların temize çıkarılması sebebiyle "Berat gecesi" ve kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle de "rahmet gecesi" gibi adlar da verilmiştir. Bu geceyi ibadet ve taatle geçirmenin pek çok sevabı ve feyzi vardır. Bu konuda Resûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Şaban ayının yarısı (Berat gecesi) olduğunda, gecesinde kalkın ibadet edin, gündüzünde de oruç tutun! Muhakkak ki yüce Allah, o günde dünya semasına iner (rahmetiyle özel olarak tecelli eder) ve imsak vaktine kadar şöyle der: Affedilmeyi dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu, şifa vereyim. Şunu isteyen yok mu vereyim..." ( İbn Mâce, Salât, 191.)
Alimlerin tövbe ile ilgili sözlerini şöyle özetleyebiliriz; Tövbe, sonsuz rahmet sahibi Mevlamız'ın biz kullarına acıyıp, af kapısına çağırmasıdır. Tövbe, kulun Rabbi tarafından gelen bu davete uymasıdır. Tövbe, kalbin gafletten uyanması ve vicdanın Rabbine karşı vefasızlığını anlamasıdır. Tövbe, kulun kulluktaki kusurunu anlaması ve ihmal ettiği kulluğa koşmasıdır. Tövbe, Rabbimizin; نُ ْغِفُر الذُّ ِس ِه ْم ََل تَ ْقنَ ُطوا ِم ْن َر ْح َم ِة هّٰللاِ اِ َّن هّٰللاَ يَ ٰى اَ ْنفُ ْسَرفُوا َعل ٖذي َن اَ َى الَّ ْل يَا ِعَباِد ُم۝ُ لغَفُو ُر ال َّر ٖحع ق و ََ َج ٖمععاا اِنَُُّ ُه َو اْ “De ki: 'Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım!  Allahʼın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” emrine uymak, halini anlamak, ağlayıp af kapısına koşmaktır. Tövbe, pişmanlıktır. Yani, kulun nefsi yüzünden ilahi sevgiden mahrum kalışına ve Yüce Rabbine asi oluşuna pişman olmasıdır. Tövbe, kalbimizin ilacı ve ruhumuzun ihtiyacıdır. Tövbe, Yüce Rabbimizin kullarına en güzel bir hediyesidir. Tövbe, irade ve sevgi ile Rabbine dönmektir. Tövbe, kalbin Allah Teala’dan uzaklığına yanmak, nefsin gafletine ağlamaktır. 
Berat, Mağfiret ve Rahmet Gecesidir
Bu gecenin diğer bir ismi de "mağfiret gecesi"dir. Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği şu hadis-i şerif bu manaya işaret eder: "Allah Teâlâ (c.c) Şaban'ın 15. gecesi kullarına nazar eder ve yeryüzünde bulunanlardan şirk koşanlarla haset edip kin tutanlar hariç herkesi bağışlar." Başka bir rivayette, Allah Teâlâ'nın bağışlamayacağı kimseler arasında, anne babasına âsi olanlar, akraba ile ilişkilerini kesenlerle içki içmeye devam edenler de zikredilmiştir. ( Beyhakî, Şuabü'l-İmân, nr. 3827.)
Berat Gecesi Fazileti Berat gecesi pek mübarek bir gecedir. Berat gecesinde, mahlukatın bir sene içindeki rızıkları, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacakları, ölüm vakti gelenlerin ecelleri, hacca gideceklerin isimleri ve benzeri işlerin hükmü Allah tarafından görevli meleklere bildirilir. Bu bakımdan Berat gecesinde ibadet etmenin büyük sevabı, feyzi ve bereketi vardır. Allah Resülü (s.a.v) üzerindeki elbiseyi kenara koyarak bana, "Ey Âişe, izin verirsen bu geceyi ibadetle geçirmek istiyorum" buyurdu, ben de, "Anam babam sana feda olsun, izin veriyorum" dedim ve Resûl-i Ekrem (s.a.v) kalktı namaza durdu, sonra secdeye vardı. Secdede o kadar uzur kaldı ki ben ruhu kabzelip vefat etti zannettim. Elimle ayağına dokunduğumda, saadetli ayağını hareket ettirdi. Kulak verdim ki secdede şöyle dua ediyordu: "Sana bütün benliğim ve duygularımla secde ediyorum. Kalbim sana iman etti. Nimetlerini ve günahlarımı itiraf ediyorum. Zira senden başka günahları affedecek yoktur.
Allahım! Gazabından rızâna, azabından affına ve senden yine sana sığınırım! Ben seni hakkı ile övüp senâ edemem; sen kendini nasıl övüyorsan öylece yücesin." 
Bu hadisler, Berat gecesinin namaz, dua, zikir ve istiğfar gecesi olduğunu göstermektedir. "Şabanın yarısı olunca gecesini ibadetle geçirin, sabahına çıktığınız günde de oruçlu olun" buyrulması da bu gecenin ibadetle geçirilmesinin faziletini göstermektedir. Bu gecede, nâfile namaz olarak teheccüd namazı yanında, tövbe, tesbih, hâcet namazları kılınabilir. Kazâsı olanlar kazâ namazı kılabilirler. Yüce Allah'tan dinimiz ve dünyamız adına hayırlı isteklerde bulunabiliriz.
Ebu Ümame el-Sahili r.a. Rasülullah s.a.v.'den şöyle rivayet eder: Hazret-i Aişe r.a. şöyle rivayet eder: "Rasulullah s.a.v. öylesine çok oruç tutardı ki, biz artık hiç iftar etmeyeceğini zannederdik. Yine oruca öylesine ara verirdi ki, biz artık hiç oruç tutmayacağını zannederdik. En çok Şaban ayında oruç tutardı. " 
Nesaı r.a, Usame r.a. 'dan şöyle rivayet eder: "Ben Rasulullah s.a.v. 'e dedim ki: Ey Allah'ın Rasulü! Ben, yılın diğer aylarında Şaban ayı içinde oruç tuttuğun kadar senin oruç tuttuğunu görmüyorum! Bunun üzerine buyurdular ki: “Bu ay, insanların Receb ayı ile Ramazan ayı arasında ihmal ettikleri bir aydır. Bu ay, amellerin Allah Teâla’ya yükseltildiği bir aydır. Ben de, oruçlu olduğum halde amelimin Allah'ın katına yükseltilmesini arzu ediyorum.” ( Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 21264.)
Enes b. Mâlik r.a.’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Allah Rasulü s.a.v. bu ayların önemine şöyle dikkat çeker: “Receb, Allah Tealâ’nın diğer aylar arasından seçtiği bir aydır. Her kim bu ayın hakkını verir, onu yüceltirse Allah Tealâ’nın emrini yüceltmiş olur. Her kim Allah Tealâ’nın bu emir ve buyruğunu yüceltirse Allah onu Naîm cennetine koyar ve ondan razı olur. Her kim Şaban ayının hakkını verir ve onu yüceltirse benim buyruğumu yüceltmiş olur. Benim buyruğumu yücelten kimsenin ise kıyamette şefaatçisi ve yardımcısı olurum. Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır. Her kim Ramazan’ın hakkını verir, hürmetsizlik etmez, gündüzlerini oruçla geçirip gecelerini ibadetle ihya eder de haramlardan korunursa, Ramazan ayından çıktığında günahlarından temizlenmiş olur.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân nr. 3813)
Allah Tealâ’dan Üç Aylar’ın bütün İslâm âlemine hayırlar getirmesini temenni ederiz. Cenabı Hakk’ın yeryüzüne indireceği bereket ve inayetinden nasiplenmeyi ümit ederiz.
Üç Aylar’da Ne Yapmalıyız?
Ayet-i Celile’de Rabbimiz buyuruyor; ا َل َم َدا ِخٖري َن َوقَ ِ ُرو َن َع ْن ِعَبا َدٖتى َسعَ ْد ُخلُو َن َج َهنَّ ٖذي َن يَ ْستَ ْكب ُكْم ِا َّن الَّ ِج ْب لَ ْستَ َربُّ ُك ۝ُ م ا ْد ُعوٖنى اَ ْض ٍل َعلَى النَّا ِس َو َها َر ُم ْب ِصارا اِ َّن هّٰللاَ لَذُو فَ ْس ُكنُوا ٖفع ُِ َوالنَّ ْع َل ِلتَ ُكُم الَّ ٖذى َج َع َل لَ الَّ ُ ِك َّٰللا َّن ه َر النَّا ِس ََل يَ ْش ُكُر ل و َن ٰ اَ ْكث ۝َ “Rabbiniz buyurdu ki: Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Çünkü bana ibadet etmekten büyüklenenler, aşağılanarak cehenneme gireceklerdir. Allah, içinde rahat edesiniz diye geceyi ve (her şeyi) gösterici (aydınlık) olarak da gündüzü yaratandır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı sonsuz iyilik sahibidir, fakat insanların çoğu şükretmezler.”  Üç Aylar’ın manevi ikliminden nasiplenmek için dikkat etmemiz gereken hususlar kısaca şunlardır:
Namazlarımızı cemaatle kılmaya özen göstermeliyiz. 
Kaza namazlarımız varsa bunları kılmalı, yoksa elimizden geldiğince nafile ibadetlere yönelmeliyiz. 
Sünnet olan oruçları tutmaya gayret etmeliyiz. 
Kur’an-ı Kerim’i çokça okumalıyız. Kulluğumuzu gözden geçirerek, eksik ve hatalarımızla yüzleşmeliyiz. Bu ayları, alışkanlık haline getirdiğimiz günahlardan yakamızı kurtarmak için fırsat bilmeliyiz. 
Üç Aylar’ı günahların affı için fırsat bilip samimiyetle sık sık tevbe ve istiğfar etmeliyiz. 
Akrabalarımızla, komşu ve dostlarımızla yakınlığımızı artırmalıyız. • Fakir ve muhtaç kimselere yardım elimizi uzatıp, bütçemiz nispetinde kayda değer sadakalar vermeliyiz.