Ben sevgi, hoşgörü ve Allah'a olan bağlılıkla dolu bir kalbe sahibim

  • Paylaş:
Ben sevgi, hoşgörü ve Allah'a olan bağlılıkla dolu bir kalbe sahibim

"Bir zamanlar Selçuklu İmparatorluğu'nun başkenti Konya'da yaşayan büyük bir bilgin ve mutasavvıf olan Mevlana Celaleddin Rumi, insanları sevgi, hoşgörü ve Allah'a olan bağlılık konularında aydınlatan derin bir felsefeye sahipti. Bir gün, Mevlana'nın huzuruna, çevrede ün salmış bir düşmanı olan bir adam getirildi.

Bu adam, Mevlana'ya hakaret etmiş, onun öğretilerini alay konusu yapmış ve onu alenen aşağılamıştı. Mevlana, insanlara olan sevgi ve hoşgörü prensipleriyle tanınan biri olarak, bu saldırılarına karşılık vermeden sessizce oturdu.

Düşmanı Mevlana'yı bu sessizlikle kızdırmak istedi ve ona hakaretler savurarak daha da kışkırttı. Bunun üzerine Mevlana, ona sakin bir şekilde yaklaşarak elini uzattı ve ona yardım etmek istediğini söyledi. Herkes şaşkınlık içinde izlerken, adam bu jeste karşılık vermek yerine Mevlana'yı itti ve ona küfretti.

Mevlana, insanlara olan sevgisinden ve Allah'a olan bağlılığından vazgeçmeyerek sadece tebessüm etti. Sonra adamı affedip, yanına yaklaştı ve ona sordu: "Eğer bir altın madeni kötü bir kokuya sahipse, o madenin hatası mıdır yoksa altının hatası mı?"

Adam şaşkınlık içinde cevap verdi: "Tabii ki, altının hatası değildir. O madenin kokusu, madenden kaynaklanır."

Mevlana gülümsedi ve dedi ki: "Öyleyse, seninle olan tartışmamızda benim davranışımı ele alalım. Ben sevgi, hoşgörü ve Allah'a olan bağlılıkla dolu bir kalbe sahibim. Eğer sendeki öfke, nefret ve saldırganlık benimle ilgiliyse, o zaman bu sadece senin içinde olan bir kusur, benimle alakalı değil."

Adam, bu derin bilgelik sözlerinden etkilendi ve utanarak diz çöküp Mevlana'dan özür diledi. Mevlana ise onu kucakladı ve şöyle dedi: "Unutma ki, sevgi ve hoşgörü her zaman karanlıkta olanları aydınlatır. Kötülüğe iyilikle karşılık vermek, gerçek bir zaferdir."

Bu olay, Selçuklu döneminde yaşanan ve Mevlana'nın sevgi ve hoşgörü öğretilerinin etkili bir şekilde uygulandığı bir örnektir. Mevlana'nın öğretileri ve yaşamı, insanları birleştiren ve düşmanlığı sevgiyle yenmenin önemini vurgulayan bir miras olarak günümüze kadar gelmiştir."